Oyun Günlüğü Dergisi’nde yer alan bu yazıda, 90’lı yıllardaki oyun yayıncılığı maceraları ve bilgisayar dergiciliği dönemine bir yolculuk yapılıyor. Dergilerdeki donanım fiyat listelerine bakarak toplanan bilgisayarlar, ekonomik krizler nedeniyle bilgisayarsız geçirilen yıllar ve arkadaşların bilgisayarlarında oynadığı oyunlar gibi nostaljik anılar aktarılıyor.
Bu dönemde oyunla ilgili bakış açısını değiştirmek isteyen biri olarak, “oyunlaştırma” ve “oyunların sosyolojik yansımaları” konularına odaklanılıyor. Oyun senaryolarının yazımında propaganda unsurlarının, milliyet ve ülke konumlandırmalarının insan zihnini nasıl etkilediği üzerinde duruluyor.
Oyunların aslında sadece oyun oynamak olmadığı vurgulanarak, sosyal bir varlık olan insanın çoklu oyuncu seçeneklerine olan talebi ve e-spor gibi küresel çapta takımların oluşması ele alınıyor. Oyunun birleştirici gücüne vurgu yapılıyor ve insanları bir araya getiren büyüleyici bir dünya olduğu vurgulanıyor.
90’ların sonu ve 2000’lerin ilk çeyreğinde FPS ve RPG oyunlarının yükselişi, günümüzdeki canlı yayın platformlarının o dönemlerde var olmasının potansiyelini tartışılıyor. Atari salonlarının da unutulmaması gerektiğine değinilerek, oğunun insanları bir araya getiren rekabet ve kazanma duygularını yansıttığı belirtiliyor.
Son olarak, yaşam döngüsü içinde devam eden oyunun, insanın kadim duygularına ve reflekslerine hitap ettiği vurgulanarak, farklı nesiller arasında bir araya gelmeyi sağlayan bir evren olduğu ifade ediliyor. Yazının Oyun Günlüğü Dergisi’nin 18. sayısında yayımlandığı belirtiliyor.
