Kur’an’ın 16. suresi olan Nahl Suresi, 128 ayetten oluşmaktadır. Surenin, Medine döneminde inmiş olan son üç ayet haricindeki ayetlerin Mekke döneminde indirildiğine inanılmaktadır. Surenin adı, "bal arısı" anlamına gelen "nahl" kelimesinin geçtiği 68. ayetten gelmektedir. Sure, "Allah’ın emri gelecektir!" ifadesiyle başlamaktadır.
Nahl Suresi‘nde kainatta Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren deliller, yağmurun getirdiği suyun insanlar, hayvanlar ve bitkiler için önemi, bal arılarının işlevi, öldükten sonra dirilme gibi konular işlenmektedir. Ayrıca, surenin 90. ayeti her Cuma namazında hutbe sonrasında okunmaktadır:
"Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalığı ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. (Kur’an, Nahl, 90)"
Nahl Suresi‘nde geçen bal arısının doğadaki işlevi ve insanlara sağladığı yararlar açık bir şekilde anlatılmıştır. Bal arısının önemi diğer hayvanlar arasında ayrı bir yer tutmaktadır. Nahl Suresi‘nde bal arısının nasıl yuvalar yaptığı ve insanlara nasıl şifa sunduğu detaylı bir şekilde açıklanmaktadır.
Bu suredeki arıya ilham edilerek "evler / yuvalar" olarak belirtilen şeyler, bal arılarının doğal mekanlarda veya insanların hazırladığı kovanlarda oluşturdukları peteklerdir. Arıların nektar ve polen toplayarak bal yaptığı ve kendileri için kullanırken insanlara da şifa sunduğu belirtilmektedir.
Surenin mucize olduğu da iddia edilmektedir. Bal arısının dişi olduğu ve balı yapanların dişi arılar olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, arıların yönlerini nasıl bulduğu ve yollarını nasıl takip ettikleri de surede açıklanmaktadır. Arıların dans ederek birbirlerine yol tarif ettiği ve çevrelerindeki faktörleri nasıl kullandıkları surede yer almaktadır.