Son zamanlarda yapılan araştırmalar, ekran kullanımının çocuk psikolojisi üzerindeki etkilerinin giderek karmaşık bir hal aldığını göstermektedir. Özellikle dijital bağımlılığın, çocukların duygusal düzenleme becerilerinde zayıflamaya neden olduğu ve beynin dopamin sistemi üzerinde uzun vadeli etkilere sahip olduğu belirtilmektedir.
Sosyal etkileşim konusu da oldukça önemlidir. Dijital platformlarda sıkışıp kalan çocukların, empati geliştirme ve karşı tarafın duygularını anlama becerilerini kaybetme riski taşıdığı vurgulanmaktadır. Gerçek yaşam bağlarının dijital bağlantılarla değiştirildiği bir ortamda, toplumsal dayanışma mekanizmalarının korunması konusunda endişeler artmaktadır.
Dijital medya kullanımının kaygı bozuklukları ve depresyon ile ilişkisinin arttığı da belirtilmektedir. Sosyal medyanın ‘mükemmel yaşam’ algısını yaratmasının, çocukların kendi kimlik algıları üzerinde baskı oluşturabileceği konusunda farkındalık yaratılması gerektiği vurgulanmaktadır.
Eğitimde teknoloji entegrasyonunun, pedagojik yaklaşımları değiştirdiği ve çocukların derinlemesine öğrenme becerileri üzerinde çelişkili sonuçlara yol açtığı belirtilmektedir. Teknolojik yeniliklerin çocukların entelektüel gelişimini destekleyip desteklemediği konusunda sorular sorulmaktadır.
Çocukların YouTube gibi platformlarda hızla bilgiye erişmesinin ‘yüzeysel öğrenme’yi artırdığı ancak karmaşık düşünme ve problem çözme sürecini öğrenme konusunda eksikliklere yol açabileceği üzerinde durulmaktadır. Ayrıca, ekranların dikkat ekonomisine dayalı yapısının uzun vadeli projelere odaklanma ve sabır göstermeyi zayıflatabileceği endişesi dile getirilmektedir. Gelecekte, yaratıcı düşünceye dayalı üretken bir nesil yetiştirmek yerine, sadece tüketim odaklı bireylerin yetişme ihtimali üzerinde düşünülmesi gerektiği belirtilmektedir.


