Besin değeri yüksek olan fındığın kökeniyle ilgili birçok rivayetin bulunduğu biliniyor. Ancak genel olarak kabul edilen görüş, fındığın Çin’den Türkiye’ye ve ardından antik Yunanistan’a ve Avrupa’ya yayıldığıdır. Fındık ağacı ilkbaharda yapraklanır ve sonbahara kadar yeşilliğini korur. Meyvelerinin olgunlaşmaya başladığı dönem temmuz ayının sonuna denk gelir ve hasat genellikle temmuz sonundan eylüle kadar devam eder. Fındıklar hasat edildikten sonra kurumaya bırakılır ve ardından kavrulup çerez olarak satılır. Türkiye’de farklı fındık çeşitleri yetiştirilirken, dünyada da çeşitli türler bulunmaktadır.
Ülkemizde fındık, Karadeniz sahil şeridinde en iyi yetişme koşullarını bulmaktadır. Giresun, Trabzon, Sakarya, Samsun ve Bolu gibi iller fındık üretiminin merkezlerinden bazılarıdır. Türkiye, dünya fındık üretiminin büyük bir kısmını gerçekleştirirken, fındık ticaretinin de önemli bir kısmını üstlenmektedir. Fındık sadece çerez olarak tüketilmez, aynı zamanda çikolata, tatlılar ve birçok yemek ve hamur işinde kullanılan bir malzeme olarak da karşımıza çıkar. Fındık yağı ise farklı alanlarda kullanılmaktadır.
Fındık, zengin bir vitamin ve mineral kaynağıdır. E vitamini, kalsiyum, demir, çinko, potasyum gibi birçok besin ögesini içinde barındırır. Bu özellikleri sayesinde fındık, kalp sağlığından cilt bakımına, enerji vermekten hastalıklara karşı korumaya kadar birçok fayda sağlar. Günlük olarak küçük miktarlarda fındık tüketmek bile vücudumuzun ihtiyaç duyduğu birçok besini karşılayabilir.
Fındık seçerken kabuğunun parlak, lekesiz ve deliksiz olmasına dikkat etmek gereklidir. Ayrıca fındığı saklarken bayatlamasını önlemek için hava almayan bir kap içinde muhafaza etmek önemlidir.
